Bursa Nilüfer'de Çö Ev'de bulunan Küçük Çocuğun Teyzeysinin ifadesi ortaya çıktı.
Tüm Türkiye, Bursa'da yaşanan korkunç eziyeti konuşuyor. Bir apartman dairesini , 1 Temmuz 2020'de kiralayan ve kızı ile birlikte buraya yerleşen Kamuran Pınar Acar isimli kişi, 13 ay boyunca kirasını ödemedi. Ev sahibi ile davalık olan kadına tahliye davası açıldı. Geçen hafta Perşembe günü ise polis ekipleri tahliye için eve geldi. 2 oda 1 salon olan evin çöp eve dönüştüğü görülürken Zabıta ekiplerine haber verildi ve Cuma günü zabıta ekipleri eve çöp almaya geldi. Burada kilitli kapı kırıldı ve bir çöp yığınları arasında bir çekyatta yarı baygın , saçları ve tırnakları uzamış şekilde bir çocuk görüldü.
Adının Muhammed Cem olduğu öğrenilen 9 yaşındaki çocuğun ilk sözü ise yabancılar ile konuşmak istemediği oldu.
Bölgeye hemen sağlık ekipleri çağrıldı ve çocuk hastaneye kaldırılarak müdahalesi yapıldı. Daha sonra annesi ortaya çıktı ve Yasemin Acar'a çocuk teslim edildi. 8 yıl aradan sonra ilk defa çocuğunu gören kadın onu alarak evine gitti. Ancak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ile Aile Bakanlığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında çocuk alındı ve Antalya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekiplerine verildi.
Muhammed devletin yardım eli ile yeniden gülmeye başladı.
Muhammed'i evde tutsak eden teyzesi Kamuran Pınar Acar ise 12 saatlik gözaltı sonrası adlilyey sevk edildi. 5 saat hakim karşısında ifade veren kadın , daha sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Cani teyzenin ifadesinde , 15 yıldır İstanbul'da el sanatları branşında usta öğreticilik yaptığını, 2013 yılından beri kızı ile Bursa'da yaşadığını, kardeşinin oğlu Cem Muhammed 'in 1 yaşındna beri kendisi ile yaşadığını söyledi ve "Cem'in de ihtiyaçlarını ben karşılıyordum. Bursa'da görev yapan avukat T.P. ile 3-4 ay önce telefonda Cem'in artık büyüdüğünü, beni annesi olarak bildiğini, gerçek annesini artık tanıması gerektiğini, okula başlaması gerektiğini konuştuğum sırada Cem avukatla konuşmamı duydu ve bu tarihe kadar yemek yememeye başladı.
Sadece hoşuna giden fast-food ürünleri yiyordu. Olay günü polisler benim ve kızımın ifadesi olduğunu söyleyerek polis merkezine çağırdı.
Ben de Cem'in agresif hareketler yapacağından şüphelendiğim için üzerine odanın kapısını kilitleyerek evden ayrıldım. Cem'in bu kadar zayıf olması bu yüzdendir.
Ayrıca Cem kesinlikle kendisine yaklaştırmadığı için tırnakları ve saçları uzamıştır. Benim valizim olmadığı için eşyalarımı çöp poşetine koymuştum.
Dosyada bulunan fotoğraflardaki poşetlerin hepsi çöp değildir. Çok az miktarı çöptür. Onun dışındaki poşetlerde kendi eşyalarımız bulunmaktadır. Üzerime atılı suçları kesinlikle kabul etmiyorum." dedi.
TUTUKSUZ YARGILAMA İSTEDİ
Müdafi Avukatı, çöocuğun da ifadesinin alınmasını ve müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını istedi.
Ancak kadın tutuklanarak cezaevine gönderildi.
ANNESİNDEN AÇIKLAMA
Çocuğun annesi Yasemin A , adliye önünde şunları söyledi:
"Ben oğlumu 3 sene sürdü ama buldum. Hayatta kaldı, başardı. Oğlumla aynı evde yaşamak istiyorum. Oğlumu yetiştirmek istiyorum. Bir haksızlığa da göz yummuyorum.
Damadımız da aynı şekilde kız kardeşim tarafından çocuğundan uzun zaman uzak tutulduğu için o çocuk da mağdur.
O çocuk yani yeğenim çocuğum kaçırılırken beni ittirdiği halde 'O benim kardeşim oldu vermeyeceğim' dediği halde ben çocukla ilgili şikayetim devam ettiği halde geçen son şikayetimi geri çektim.
Damadı aradım dedim ki 'Ablacığım çocuğuna sahip çık hapishaneye düşmesin, çocuğunu al' dedim. O çocuktan şikayetimi çektim, annenin etkisinde kalmıştır o da bir çocuktur.
Ama kız kardeşimin en yüksek cezaya çarptırılmasını istiyorum. Kız kardeşimin suçlu olduğu kadar hiçbir şey yapmayan memur ve amirlerden de sonuna kadar şikayetçiyim.
Doktorların 'Diyet dışında badem, fındık, fıstık gibi düşük protein vermeyin' dedikleri şeyler var ya onlar yanımda. Benim yanıma geldiğinde oğlum onları yiyememişti.
Tabağında kalmıştı. Onları boşalttım. Bardağını getirdim. Çocuğum benden abur cubur istemişti.
Doktorumuzdan izin alıp 2-3 çikolatamız vardı gelirken otobüste yasak olduğu için yiyememişti.
Onlar yanımda çocuğumun yanına gideceğim. Anne ne yapar, çocuğunu ziyarete gider, istediği şeyleri alır.
Bu konuşmaların hiçbiri bana bunu yapmama engel değil. O benim çocuğum. Devlet bir süre onun tedavi görmesini uygun görmüş olabilir bu doğrudur çünkü o durumda bir çocuğu eve alır kendim bakmaya çalışırsam bencillik olur.
Ben de doktor randevusu alıp devam edecektim ama evim uzaktı. Bu bir açıdan iyi oldu ancak devlet bana dedi ki 'Sana çocuğunu vereceğim' ama şimdi herkes kendi paçasını kurtarma derdinde, oklar bana dönünce ben cidden mağdur oldum. Ama hiçbir şekilde hiç kimse benden çocuğumu alamayacak. Alamazlar yok böyle bir dünya' diye konuştu.