Türkiye'de 2 ilde Batı Nil virüsü görüldü: İşte belirtileri
Finans7 Haber
Bizi Takip Edin
App Store Google Play

Türkiye'de 2 ilde Batı Nil virüsü görüldü: İşte belirtileri

Türkiye'de iki ilde Batı Nil virüsü görüldü. Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz yaptığı açıklamada riske dikkatleri çekti.

Sağlık 22 Ağu 2024 0
Türkiye'de 2 ilde Batı Nil virüsü görüldü: İşte belirtileri

Türkiye'de yeni salgın başladı: Batı Nil virüsü 2 ilde görüldü.

Son dakika haberi geldi. Gelen bilgilere göre Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Culex türü sivrisineklerden bulaşan ve Batı Nil adı verilen salgının iki ilde sıklıkla görüldüğünü söyledi.

Ülkemizde ilk olarak 2010 yılında çıkan ve en son 2019 yılında salgın yapan Batı Nil virüsüne bağlı olguların son günlerde yeniden görüldüğü öğrenildi.

Yavuz yaptığı açıklamada Bursa ve İstanbul gibi illerden vakaların gelmeye başladığını, virüsü taşıyan kuşlara temas eden Cülex türü sivrisineklere, onlardan da insanlara bulaştığı bildiriliyor.

Özellikle yaşlı nüfusta, merkezi sinir sistemini tutarak menenjite yol açtığı bildirildi. Prof. Dr. Yavuz yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

"Yüzde 80, hastalığı hafif geçiriyor. Ancak yaşlılar ve bağışıklığı baskılanmış kişilerde ağır ve ölümcül olabiliyor. Yerel yönetimler ve ilgili bakanlıkların işbirliğiyle Afrika’dan gelen kuşların göç yolları üzerindeki il ve ilçelerimiz başta olmak üzere, sivrisinekle mücadelede daha aktif önlemler almalıyız. Özellikle durgun sularda hızla üreyebilen bu virüs, Culex türü sivrisineklerin de hızla çoğalabildiği alanlar. Bu nedenle kapalı çiftlikler ve yazlıklar da dahil, havuzlar, bidonlar, lastik içleri gibi su birikintisi yaratacak her türlü kaynağın ilaçlanması veya kurutulması gerekli. Kişisel olarak da sinek kovucular veya cibinlik, sineklik gibi önlemler alınabilir"

Yavuz, hastalığın maymun çiçeğinden daha tehlikeli olduğunu söyleyerek değerlendirmesini şu şekilde sürdürdü:

“Aslında şu anda ülkemizde güncel enfeksiyon sorunları içinde daha ciddiye almamız ve korunmak için daha çok çaba harcamamız gereken şey, Batı Nil ateşi. Toplumda, M çiçeğinden daha fazla sıkıntı yaşıyoruz. Bu virüsün önemli bir özelliği, genelde semptomsuz seyretmekle birlikte olguların bir grubunda ateşli bir hastalık, bir grubunda da merkezi sinir sistemi dediğimiz beyni ya da omuriliği etkileyebiliyor. İşte bunlarda biraz ölümcül olabiliyor. Yaptığı pikler açısından çok öngörülebilir bir virüs değil açıkçası. Belli dönemlerde daha çok vaka oluyor. Mesela yıllarca hiç görmüyorsunuz. Ardından birden vaka sayıları artıyor. 2010 yılında Türkiye'de en büyük salgınını yapmıştı. Daha çok Ege bölgesindeydi. 2019’dan beri böyle bir artış görmemiştik. Vaka sayılarında belirgin bir artış var şu anda. Esas olarak Marmara bölgesinde yoğunlaşıyor vakalar. İstanbul dahil olmak üzere Bursa, o bölgeler… Genelde gölü olan, barajı olan, durgun su kaynağı olan ilçelerde daha çok görüyoruz. İstanbul'da Avrupa Yakası ağırlıkta. Bizim, hastanelerde gördüğümüz en ağır ve en nadir görülen formdaki hastalar oluyor. Dolayısıyla en ağır formundan 10 vaka görüyorsanız, en az bin-bin 500 olabilir hafif vakalar da"

Riskleri nedir?

“Yaşlılarda yüzde 10’u aşan bir ölüm riski var. Virüs bulaşan kişilerin yüzde 80'inde hiçbir belirti olmuyor. Virüsü alan kişilerin yüzde 20'sindeyse semptomlar ortaya çıkabiliyor. Semptomatik olanların yüzde 90’ında ateşli bir hastalık oluyor. Ateş, kırıklık, halsizlik oluyor. Yaz aylarında ateşli hastalık olduğu zaman zaten aslında aklımıza geliyor. Kas, eklem ağrıları, bazılarında da döküntü olabilir. Yani vücutta üst bölgelerde özellikle, döküntü olabilir. Kendi kendine aslında bir hafta 10 gün içinde geçen bir hastalık. Ancak virüsü alanların yüzde 1-2’lik bir grubunda, semptom gösterenlerin de yüzde 10-20 kadarında, beyin ya da medulla spinalis dediğimiz omuriliği tutan bir enfeksiyon gelişebiliyor. İşte bizim korktuğumuz bu oluyor"

Belirtileri nedir?

Yavuz konu ile ilgili açıklamasında şunları söyledi:

"Baş ağrısı, bilinç değişikliği, kişilik değişiklikleri, dengesizlik, hareketlerde yavaşlama, Parkinson gibi bir tablo (çünkü Parkinson'un etkilediği bölgeleri tutan bir virüs bu), ellerde titreme olabiliyor. Bu sivrisinekler eskiden beri ülkemizde var olan sivrisinekler. Culex dediğimiz tür aracılığıyla bulaşıyor. Sivrisinekler de bu virüsü kuşlardan alıyorlar. Hem Türkiye, hem İstanbul, kuş göç yolları üzerinde. Sürekli bir kuş girişi oluyor. Kuş girişi demek, virüsün de girişi olduğu anlamına geliyor. Sivrisinekler, bunu atlara da bulaştırabiliyor. Hatırlarsanız geçen yıllarda Karacabey'deki atlara da bulaşıp ölümlere neden olmuştu. İnsanlar arasında bulaşma riski yok. Yani insandan insana geçmiyor"

Yavuz yaptığı açıklamada bu salgının özellikle yaz aylarında görüldüğünü, Eylül ayından sonra riskin azaldığını söyledi.

Yorumlar (0)
Seçili Yorum Avatarı

Seç